Zeytinburnu Gezilecek Yerler
Zeytinburnu Gezilecek Yerler
- Zeytinburnu
Zeytinburnu, İstanbul'un Batı'ya, Avrupa'ya açılan kapısı olmuş ve tarih boyunca farklı kültürleri bir araya getiren kozmopolit bir demografiye ev sahipliği yapmıştır.
Denize paralel topografyası sayesinde uluslararası ulaşım ağı içinde yer almış,
Romalılardan Osmanlılara uzanan önemli bir transfer yolunu barındırmıştır.
Bizans döneminde, Zeytinburnu gözde bir yerleşim yeri olmuş; İmparator I. Leo'nun inşa ettirdiği Panayia Kilisesi ve Balıklı Ayazması ile Hıristiyanlık açısından önem kazanmıştır.
Fatih Sultan Mehmed'in İstanbul'u fethetmesiyle stratejik bir öneme kavuşan bölge, Kazlıçeşme'de su kaynağı keşfiyle de dikkat çekmiştir.
Kazlıçeşme, 15. yüzyıldan itibaren tabakhane, mezbaha ve mumhanelerin merkezi olmuş,
Zeytinburnu ise sanayileşme sürecine adapte olarak önemli bir üretim merkezi haline gelmiştir.
19. yüzyılda Osmanlı sanayileşme sürecine tanıklık eden bölge, Cumhuriyet döneminde hızlı bir değişim yaşamış ve 1957'de ilçe statüsüne yükseltilmiştir.
1990'lı yılların ortalarına gelindiğinde, gecekonduların yerini apartmanlar almaya başlamış ve bu süreç Zeytinburnu'nun sosyal yapısında önemli değişikliklere yol açmıştır.
Bu dönemde, ilçe genelinde yapılan kentsel dönüşüm projeleri ve konut yapılaşmalarıyla birlikte, Zeytinburnu'nun çehresi modernleşmiştir.
Ayrıca, ZEYPORT liman projesi de hayata geçirilmiş ve bölgenin ekonomik dinamiklerinde önemli bir etkiye neden olmuştur.
2000'li yıllara gelindiğinde Zeytinburnu, kendine özgü bir kimlik arayışına girmiş ve bu dönemde gerçekleştirilen yatırımların ve projelerin meyvelerini toplamaya başlamıştır.
Bu süreçte, ilçe sadece ekonomik değil, aynı zamanda kültürel ve turistik anlamda da zenginleşmiştir.
Günümüzde Zeytinburnu, parlatılmış tarihi dokusu ve korunan yerel değerleri ile İstanbul'un önde gelen kültür ve inanç turizmi destinasyonlarından biri olarak kendini konumlandırmıştır.
- Panorama 1453
Panorama 1453, İstanbul'un fethini anlatan büyük bir tarih tablosu olarak önemli bir yer tutmaktadır.
1453 yılında gerçekleşen bu kritik olayı ziyaret etmek isteyenler için adeta bir zaman yolculuğu sunan bu mekân, tarihi detayları ve atmosferiyle etkileyici bir deneyim sunmaktadır.
Panorama, İstanbul'un Topkapı semtinde konumlanmış ve Osmanlı İmparatorluğu'nun Konstantinopolis'i fethini canlandıran devasa bir resim tablosunu içermektedir.
Ziyaretçiler, genellikle büyük bir dairesel odada bulunan resmin ortasına yerleştirilir ve etraflarındaki detaylarla birlikte o dönemin atmosferini hissederler.
Panorama 1453, gerçekçi manzaralar, askeri birlikler, surlar ve tarihi figürlerle dolu bir görsel şölen sunar.
Ziyaretçilere, 1453 yılında Osmanlı ordusunun İstanbul'u kuşatması ve şehri savunan Bizanslıları canlandıran bir tablo gösterir.
Bu tarihî olay, ses efektleri ve özenle düşünülmüş aydınlatma ile desteklenerek, ziyaretçilere adeta bir zaman tünelinde yolculuk yapma hissi verir.
Panorama 1453 gibi tarihî panoramalar, diorama veya büyük tablolarla birleştirilen ses efektleri ve aydınlatma kullanarak, ziyaretçilere o dönemin ruhunu ve detaylarını daha yakından deneyimleme fırsatı sunar.
Bu panoramalar, tarihi olayları öğretmek ve ziyaretçilere belirli bir döneme ait bir perspektif kazandırmak amacıyla popüler bir araç olarak kullanılmaktadır.
İstanbul'da sadece Panorama 1453 değil, aynı zamanda birçok başka tarihî panorama ve müze de bulunmaktadır.
Bu mekanlar, geçmişin izini sürmek isteyenleri tarihi olaylarla daha derinlemesine bağlantı kurmaya davet eder.
- Yenikapı Mevlevihanesi
Yenikapı Mevlevihanesi, tarih boyunca Mevlevi tarikatının en önemli merkezlerinden biri olarak öne çıkmıştır.
Mevlevihane, Yeniçeri Katibi Malkoç Mehmet Efendi tarafından yapılmış olup 1597 yılında semahane, mescid ve 18 adet derviş hücresiyle faaliyete geçmiştir.
İlk dönemlerinde bir tekke olarak hizmet veren Mevlevihane, zaman içinde çeşitli evrimler geçirmiştir.
Bu evrimler sayesinde Mevlevihane, farklı zamanlarda çeşitli fonksiyonlara sahip olmuştur.
Bir dönemde Balkan ve Çanakkale savaşlarına katılan Türk askerlerinin şifa bulduğu bir hastane olarak kullanılmış, başka bir dönemde ise divan edebiyatının seçkin şairlerinden Şeyh Çelebi ve tasavvuf musikisinin ünlü bestekarlarından İsmail Dede Efendi'nin en güzel eserlerinin yazıldığı bir musiki yuvasına dönüşmüştür.
Ayrıca zaman içinde, anne ve baba şefkatinden yoksun kimsesiz çocukların büyüdüğü bir çocuk yurdu olarak da kullanılmıştır.
Ancak, zamanla unutulup kaderine terk edilen bu kültür abidesi, Zeytinburnu Belediyesi'nin 2010 yılında başlattığı "Kültür Vadisi Projesi" kapsamına alınmış ve aslına uygun bir şekilde restore edilmiştir.
Proje sonrasında eski ihtişamına kavuşan Mevlevihane, günümüzde Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi'ne bağlı olarak faaliyet gösteren Medeniyetler İttifakı Enstitüsü olarak, geleceğin ilim adamlarını yetiştiren bir merkez olarak hizmet vermektedir.
- Fişekhane
Kennedy Caddesi sahil yolunda, gezi, eğlence, lezzet, kültür ve sanat severler için yeni bir buluşma noktası mevcut.
Fişek Fabrikası, diğer adıyla Fişekhane, 19. yüzyılın ilk yarısında Osmanlı ordusunun modernleşme çabalarının simgesi olan "Zeytinburnu Fabrika-i Hümâyûnu"na ev sahipliği yapmıştır.
Bu dönem, savaşlarla dolu bir dönemdi.
Fabrika, 100 yılı aşkın süre kamunun kullanımına kapalı kaldıktan sonra dünya standartlarında bir restorasyonla hizmete açıldı.
Fişekhane, tarihi atmosferi modern mimariyle birleştirerek İstanbul'a yeni bir soluk getiriyor.
Sultanahmet Meydanı, Kız Kulesi gibi turistik ve İstanbul’da Gezilecek Yerler birlikte, Fişekhane İstanbul’da Gezilecek Tarihi Yerler Listesinde yer alıyor.
Geniş açık alanları, kültür-sanat etkinlikleri, seçkin restoranları, artizan lezzetleri, ulaşım kolaylığı ve tarihi atmosferiyle Fişekhane, şehrin yeni buluşma noktası olma yolunda öne çıkıyor.
1845’lerde inşa edilen yapılar, tarihi kimlikleri ve mimari estetikleri korunarak modern işlevlere kavuşturuldu.
Böylece, yapılar yaşanmışlık izleri ve tarihi dokusu ile modern yaşama entegre edildi.
Zeytinburnu Fabrika-i Hümâyûnu içinde yer alan Fişekhane (Uzun Bina), Hamam, Dökümhane (Orta Bina), Komutanlık binaları ve Su Kulesi, 19. yüzyıl mimarisinden izler taşıyan tarihi atmosferiyle ziyaretçilerini büyüleyici bir yolculuğa çıkarıyor.
Bu tarihi alanın varlığı, İstanbul gibi çok eski medeniyetlere uzanan bir şehirde kentin hafızasını korumanın ne kadar önemli olduğunu gösteriyor.
Mirası koruyabilmek, o mirası insanlarla buluşturabildiğinizde mümkün hale gelir.
Fişekhane'de, dünya standartlarında bir restorasyonla, 200 yılın üzerinde bir süre kapalı kalan alanlar, yeniden yaşayan mekanlara, kültür-sanat ve yaşam alanlarına dönüştürülerek kamunun kullanımına açılmıştır.
- Merzifonlu Kara Mustafa Paşa Camii
Merzifonlu Kara Mustafa Paşa Camii, Kazlıçeşme çevresinde konumlanmış ve restore edilerek ibadete açılmıştır.
17. yüzyılın sonlarında Osmanlı kaptan-ı derya'larından Sadrazam Merzifonlu Kara Mustafa Paşa tarafından yaptırılan bu camii, 1780 yılında büyük bir tadilat geçirmiş, ancak zamanla tahrip olmuş ve kullanılamaz hale gelmiştir.
Zeytinburnu Belediyesi'nin başlattığı restorasyon çalışmaları sayesinde, bu tarihi yapı günümüze kazandırılarak tekrar ibadete açılmıştır.
2011 yılında başlayan ve 4 yıl süren restorasyon sürecinde, camii kare planlıdır ve iç kısmı ahşap malzemeden yapılmış olan çatısı ile dikkat çekmektedir.
Restorasyon kapsamında camii’nin ahşap tavanları ve minaresi titizlikle tadilat geçirip elden geçirilmiş, ayrıca tuvaletler de yerin altına alınarak modern bir düzenleme sağlanmıştır.
Çevre düzenlemesiyle birlikte camii, ibadete açılarak ziyaretçilerini ağırlamaya başlamıştır.
- Yedikule Gazhane
İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından restore edilen 150 yıllık bir yapı olan Yedikule Gazhanesi 1873 yılında dönemin ‘’Şehremanetçe şehir idare teşkilatı’’ tarafından Fransızlara yaptırıldı ve Suriçi mahallelerine gaz ve elektrik sağlamak amacıyla inşa edildi.
Yaklaşık dört yüz feneri besleyecek kapasitede olan bu Gazhane, Eyüp, Bakırköy ve Yeşilköy'e havagazı temin etmek üzere 1880 yılında hizmete girdi.
İstanbul'un ilk ‘’kamusal’ gaz fabrikası’’ olarak tarih sahnesine çıkan Yedikule Gazhanesi'nden elde edilen gaz, İstanbul’un aydınlatma ihtiyacını karşılamak amacıyla kullanıldı.
1887'den sonra işletmeyi 40 yıl süreyle Sirkeci İskelesi tüccarı Hasan Tahsin Efendi'ye devredildi.
1926'da Üsküdar-Kadıköy Gaz Şirketi gazhaneyi satın alarak 19 yıl süreyle işletti.
Tesis, 1945 yılında İETT'ye bağlandı.
Endüstri mirası ve üretim sahası olarak hizmet veren bu tesis, lojmanların ve atölyelerin kurulmasıyla benzersiz bir komplekse dönüştü ve Suriçi'nde 1993 yılına kadar faaliyet gösterdi.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin başlattığı restorasyon çalışmaları sonucunda Yedikule Gazhanesi, İstanbul'un kültür hayatına kazandırıldı.
Hasanpaşa Gazhanesi'nden sonra Avrupa yakasında bulunan bu tesis, İstanbul’a ve şehrimize gelen yerli ve yabancı konukların yeni buluşma noktası olmaya hazır.
Yedikule Gazhanesi'nde düzenlenecek etkinliklere ilişkin bilgilere ilgili kurumların resmi sitelerinden ulaşabilir ve bu etkinliklere katılabilirsiniz.
- Seyyid Nizam Camii ve Türbesi
Yavuz Sultan Selim döneminde Bağdat'tan gelerek İstanbul'a yerleşen ve Hz. Hüseyin soyundan gelen Nakşibendi şeyhi Seyyid Nizameddin Efendi, Balıklı Zaviye olarak da bilinen Tekkeyi kurmuş ve dersler vermiştir.
Mahi lakabıyla da anılan bu zaviye, 1872 yılında sarayın hareminden Ebrunigar Kalfa tarafından yeniden inşa edilmiştir.
Cumhuriyet döneminde, tekkelerin kapatılmasının ardından bu alan camii olarak kullanılmıştır.
Zeytinburnu Belediyesi tarafından 2013 - 2014 yıllarında gerçekleştirilen düzenleme çalışmaları sonucunda Türbe ve Tekke çevresi modern bir tasarımla düzenlenmiş ve bu alanda büyük bir camii inşa edilmiştir.
Seyyid Nizam Camii ve Türbesi, İstanbul'un en eski tekke ve dergahlarından birine ev sahipliği yapmaktadır.
Bu tarihî mekan, hem dini hem de kültürel bir zenginliği temsil ederek, İstanbul'un tarihî dokusunu koruma adına önemli bir rol oynamaktadır.
- Merkezefendi Camii ve Türbesi
Zeytinburnu Merkezefendi'de bulunan, Osmanlı dönemindeki adı "Mevlevihane Yenikapısı olan Mevlanakapı'nın dışında’’ olan tarihi alan.
Yavuz Sultan Selim’in kızı Şah Sultan, Merkez Efendi'nin ölümünden sonra tarikat külliyesi niteliğindeki yapıları inşa ettirmiştir.
Bu süreçte, 1552 - 1572 tarihleri arasında cami ve tevhidhane eklemeleri yapılmış, daha sonra 1837 yılında II. Mahmut tarafından restore edilmiştir.
Cami en son 1965 yılında onarılmıştır.
Mevlanakapı Camii çevresinde Merkez Efendi Türbesi, Çilehane, Abdülbaki Paşa Kütüphanesi, Hamam ve mezarlık gibi tarihî yapılar bulunmaktadır.
Merkez Efendi'nin kendi buluşu olan mesir macununu, Yavuz Sultan Selim’in eşi Ayşe Hafsa Sultan'ın inşa ettirdiği külliyenin zâviyesinde şeyhlik ve dârüşşifâsında tabiplik yapmak üzere Manisa'da bulunduğu süre zarfında icat ettiği bilinmektedir.
Hafsa Valide Sultan hastalandığında, Merkez Efendi tarafından yapılan 41 baharattan oluşan meşhur mesir macunu sayesinde şifa bulmuştur.
Hafsa Sultan, bu şifalı macunun herkese dağıtılmasını istemiş ve Merkez Efendi, 22 Mart günü zaviyenin yanındaki Sultan Camii minareleri ve kubbeleri üzerinden mesir macununu halka dağıtmıştır.
Bu gelenek günümüze kadar gelmiş olup, her yıl 22 Mart'ta Manisa'da mesir macunu şenlikleri düzenlenmektedir.
- Surp Pirgiç Ermeni Hastanesi
Surp Pirgiç Ermeni Hastanesi, 1832 yılında II. Mahmud'un izni ve Harutyun Amira Bezciyan'ın çabalarıyla, akıl ve göğüs hastalıklarının tedavisi için kurulmuştur.
Amira Balyan ve Hovannes Amira Serveryan tarafından inşa edilen hastane binası, Kevork Aslanyan’ın projesiyle 1906 yılında yenilenmiştir.
Zaman içinde ihtiyarhane, asabiye, tımarhane, kız ve erkek yetimhanesi gibi ek birimlerin eklenmesiyle genişlemiştir.
Surp Pirgiç Ermeni Hastanesi, günümüzde tarihî dokusunu koruyarak birçok tıbbi dalda teşhis ve tedavi hizmetini sürdürmektedir.
Hastane bünyesinde aynı zamanda "Bedros Şirinoğlu Müzesi" bulunmaktadır.
Bu müze, hastanenin tarihî mirasını ve geçmişini ziyaretçilere tanıtmak amacıyla oluşturulmuştur.
Surp Pirgiç Ermeni Hastanesi, kurulduğu tarihten günümüze kadar sağlık alanında önemli bir hizmet sunan ve kültürel mirasıyla da dikkat çeken bir kurum olmuştur.
- Aya Paraskevi Rum Ortodoks Kilisesi & Azize Cuma Kilisesi
Kazlıçeşme'de bulunan ve diğer adıyla Azize Cuma Kilisesi olarak bilinen bu mabet, Zeytinburnu'nda Müslüman ve Hristiyan kaynaşmasının sembollerinden biridir.
Geçmiş dönemde, Aya Paraskevi Kilisesi'nde yapılan Ayinler, Ortodoks geleneğinde alışılmadık bir şekilde Cuma günleri gerçekleştirilmiştir.
İstanbul'un fethi sırasında, II. Mehmed’in otağı Aya Paraskevi Kilisesi'nin yakınına kurulmuştur.
Bazı devlet adamları, Kilisenin Cuma Namazı için Camiye dönüştürülmesini önerince II. Mehmed, bu talebe karşı çıkar ve kilisenin hemen yakınına bir Camii inşa edilmesini emreder.
Fethin ardından seçilen ilk patrik olan Gennadius da, Fatih Sultan Mehmed'e olan minnetini göstermek amacıyla kilisedeki pazar ayinlerini cuma gününe çekme kararı alır.
Günümüzde bölgedeki Rum nüfusunun azalması nedeniyle, bu küçük kilisede sadece Paskalya bayramında ayin düzenlenmektedir.
- Kazlıçeşme Fatih Camii
Kazlıçeşme Fatih Camii, Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'u fethi sırasında Aya Paraskevi Rum Ortodoks Kilisesi'nin karşısına inşa edilmiştir.
1813 yılında yapılan bir tamiratın ardından, 1954 yılında bölge esnafının katkılarıyla ikinci bir restore sürecinden geçmiştir.
Ancak, günümüze kadar sadece minaresinin alt gövdesi orijinal formunu koruyabilmiştir.
Caminin çevresindeki büyük deri fabrikalarının kaldırılmasıyla birlikte, Zeytinburnu Belediyesi tarafından gerçekleştirilen bir restorasyon çalışması sonucunda 2013 yılında tekrar ibadete açılmıştır.
Bu restore edilmiş haliyle, Kazlıçeşme Fatih Camii, tarihî ve kültürel bir dokuya sahip olup, bölgenin önemli bir ibadet merkezi olarak hizmet vermektedir.
- Balıklı Ayazması
Balıklı Ayazması, asıl adıyla ‘’Zoodohos Pigi’’ yani "Yaşam bağışlayan kaynak’’ olarak bilinir.
Hz. Meryem'e ithaf edilmiş olup İstanbul'un tanınmış ayazmalarından biridir.
Balıklı Ayazması, Kozlu ve Ayazma yolu üzerindeki Balıklı Meryem Ana Rum Ortodoks Manastırı içerisinde konumlanmıştır.
Günümüze kadar ulaşan Balıklı Ayazması, tarihi izlerini koruyarak geçmişe ayna tutmaktadır.
Bu kutsal mekan, sadece dini bir öneme sahip olmanın ötesinde, İstanbul'un zengin kültürel mirasına da katkıda bulunmaktadır.
Balıklı Ayazması, ziyaretçilere tarihî bir yolculuk yapma ve manevi bir atmosferde bulunma fırsatı sunmaktadır.
- Balıklı Meryem Ana Rum Ortodoks Manastırı
II. Mahmud'un 1833 tarihli fermanıyla, Balıklı Ayazma'nın yanına büyük bir kilisenin inşa edilmesine izin verilmiştir.
Kilisenin avlusuna adım attığınızda karşınıza kilise çıkar.
Solda, cenaze törenleri, toplantılar ve özel günlerde yemeklerin verildiği iki katlı bina hizmet binası olarak kullanılmaktadır.
Sağda arkada görülen iki katlı bina ise rahibelerin kullanımına ayrılmıştır.
Soldaki tek katlı bina ise Balıklı Ayazma'nın girişidir.
Rivayetlere göre, Ayazma ve kilisenin ilk defa 5. yüzyılda İmparator I. Leon tarafından inşa ettirildiği kabul edilmektedir.
Bir yaz günü çevreyi gezen genç İmparator Leon, su içmek isteyen kör bir ihtiyarla karşılaşır.
Leon'a ilahi bir ses, su kaynağını tarif eder.
Leon ve kör adamın yüzlerini bu suyla yıkamaları sonucunda, kör adamın gözleri açılır ve Leon'un imparator olacağı müjdesi verilir.
Bu olayın ardından Leon, generalliğe yükselir ve 457 yılında imparatorluk taçını giyer.
560 yılında İmparator I. Justinianos tarafından ihya edilen ayazmaya küçük bir şapel eklenir.
705 - 869 tarihlerinde şehri ele geçirmek isteyen ordular ve depremler sonucunda zarar gören ayazma ve kilise, tamir edilir.
924' yılında Bulgar & Slav orduları ve 1204'te Latin orduları tarafından tahrip edilen bölge, halkın 1422'de sur içine taşınmasıyla terkedilir.
Ancak, 1727 yılında III. Ahmed'in izniyle tekrar kullanıma açılır.
1894'teki deprem ve 6 - 7 Eylül yangını tarafından zarar gören ayazma, en son olarak 1960 yılında onarılır.
Ayazma’nın mahzen kısmı tonozla örtülüdür, Mahzende sağda, kaynak suyunun dört çeşme ile aktığı havuz bulunurken, solda mermer ikonastasis yer almaktadır.
Mahzenin tavan ve duvarları, kalem işi süslemelerle bezenmiş ve çeşitli ikonlarla donatılmıştır.
Efsaneye göre; Havuzda renkli balıklar bulunur.
Kırmızılı siyahlı balıkların efsanesi şöyledir: Fetih günlerinde ayazma yakınında balık kızartan bir adam, Türklerin şehri ele geçirdiği söylendiğinde adam şöyle yanıt verir: ‘’Şu tavadaki balıkların sıçrayarak tekrar canlanacaklarına ne kadar inanırsam, Türklerin şehri aldığını da o kadar inanırım!’’.
Bunun üzerine balıklar canlanarak havuza sıçrarlar ve Ayazmaya ismini bu balıklar verir.
- Zeytinburnu'nda bulunan tarihi surlar ve kapılar
Zeytinburnu'nda yer alan tarihi surlar ve kapılar, İstanbul'un savunma tarihinde önemli bir rol oynamış ve bu bölgelerin zengin kültürel mirasını temsil etmektedir.
Zeytinburnu'ndaki bazı tarihi surlar ve kapılar
1. Altın Kapı & Yaldızlı Kapı: Zeytinburnu'ndaki tarihi surların üzerinde yer alan Altın Kapı, göz alıcı süslemeleriyle dikkat çeker.
2. Yedikule Kapısı: Zeytinburnu'ndaki surların önemli geçiş noktalarından biri olan Yedikule Kapısı, tarihi bir atmosfer sunar.
3. Belgrad Kapı: Adını Osmanlı'nın Belgrad'ı fethettiği zaferden alan Belgrad Kapı, tarihi surların giriş noktalarından biridir.
4. Silivri Kapı: Osmanlı'nın Silivri'yi fethettiği zaferle özdeşleşen Silivri Kapı, İstanbul'un tarihinde önemli anlara tanıklık etmiştir.
5. Mevlana Kapı & Mevlevîhane Kapısı: Mevlana Kapı, yakınındaki tarihi Yenikapı Mevlevîhanesi'den adını alır ve surların bir geçiş noktasını oluşturur.
6. Topkapı: Zeytinburnu'nda bulunan Topkapı, İstanbul'un tarihi surlarının üzerinde yer alan önemli bir kapıdır.
Adını Topkapı Sarayı'na olan yakınlığından almış olabilir.
Yapıldıgı andan itibaren defalarca kuşatma girişimlerine maruz kalmış ve iki önemli tarihi olayda aşılmıştır.
İlk olarak, 1204 yılında Katolik Latinlerin gerçekleştirdiği Haçlı Seferi sırasında, İstanbul'u istila etmeye çalışanlar, bu görkemli savunma sistemini aşmayı başarmışlardır.
Bu dönemdeki istila, Ortodoks Bizans İmparatorluğu'nu etkilemiş ve kentin kontrolünü Latin İmparatorluğu'na geçirmiştir.
‘’Bir çağı kapatıp bir açığı açan’’ tarih sayfalarına ismini yazdıran istanbulun fethi.
Ancak, tarih boyunca surların ikinci kez aşılması ve belki de en önemlisi, Kutlu Fetih olarak adlandırılan 1453 yılında gerçekleşmiştir.
Fatih Sultan Mehmet'in komutasındaki Osmanlı ordusu, tarihi surları kuşatarak başarılı bir şekilde İstanbul'u fethetmiş ve şehri ele geçirmiştir.
Bu olay, hem Osmanlı İmparatorluğu'nun gücünü göstermiş hem de tarihi yarımada üzerinde önemli bir dönemi işaret etmiştir.
İstanbul, Osmanlı İmparatorluğu'nun başkenti olmuş ve bu fetih, büyük tarihi olaylar arasında yerini almıştır.
Zeytinburnu'ndaki surlar ve kapılar, bölgenin tarihini yansıtan önemli sembollerdir.
Bu tarihi yapılar, ziyaretçilere geçmişin atmosferini yaşama fırsatı sunar.
Zeytinburnu’ndan istediğiniz konumlara, İstanbul Havalimanı (IST) ve İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı (SAW) ’a rahatlıkla zamanında ulaşabilirsiniz.
Ulaşım Seçenekleri: Toplu taşıma seçenekleri, Belediye Otobüsleri, Metro , Tramvay ’ı kullanarak İstanbul Havalimanı (IST) ve Sabiha Gökçen Havalimanı (SAW) ’a rahatlıkla ulaşabilirsiniz.
Bu hatları kullanmadan önce seyahatiniz için uygun sefer saatlerini web sitesinden kontrol edip seçmelisiniz.
Air transfer lines: Airtransferlines web sitesi üzerinden yapacağınız Havalimanı Transfer rezervasyonlarınız ile İstanbul Havalimanı (IST) ve İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı (SAW) ’a rahat zahmetsiz bir şekilde ulaşabilirsiniz.
Airtransferlines ile son model lüks araçlarla rahat, konforlu, eşsiz Havalimanı Transfer deneyimi sağlar.
Airtransferlines ’in avantajlarından yararlanmak, geniş transfer seçenekleriyle size uygun araç ve sürücüyü bulmak gideceğiniz yer hakkında bilgi almak veya rezervasyon yapmak için www.airtransferlines.com tıklayınız.
AIRTRANSFERLINES Kişisel Ulaşım Danışmanınız.
Benzer İçerikler
Profesyonel bir sürücü müsünüz? Şehrinizde ATL Sürücüsü Olun
Sürücü ekibimize katılın ve küresel ATL deneyiminin bir parçası olun. ATL, sizi havaalanından veya limandan bir transfere ihtiyaç duyan ve şehre sıcak bir giriş yapmak isteyen gezginlerle bağlantı kurar.
HEMEN KAYIT OL!